4 Ağustos 2016 Perşembe

İleri sarıyoruz...

Bu yazı çok baştan savma olacak maalesef. Bir yandan ülke değiştirme telaşemiz, bir yandan da son düzlükte ihtiyarın adım adım eski görünümüne, hayır, çok daha zinde ve güzel bir hale kavuşuyor olmasının heyecanıyla hem ilerlemeyi fazlaca aceleye getirmeye başladım, hem de ne yalan söyleyeyim, fotoğraf motoğraf çekmek tamamen aklımdan uçtu gitti.
İhtiyarı ayağa kaldırmaya başlıyorum. Haliyle de önce orta ayakları takıyorum ki henüz hafif ve itip kakmak kolayken stabil bir zemine oturtabileyim.

Sonraki aşama ön çatal ve tekerlek. Böylece, asıl yükü monte ettiğimde ağırlık merkezini taşıyabilecek üç ayağa sahip olabileceğim. Farkettim ki, sökerkenki uğraşlarımla kıyasladIğImda parçaları geri toplamak artık çocuk oyuncağı gibi geliyor. Öndeki iki amortisörü gidon alt mesnetine tutturarak başlayalım. Bu arada kromajdan gelen borular hiç fena görünmüyor, değil mi?





Burada dikkatli olmakta yarar var. İhtiyarın eski model bilyeli gidon rulmanlarından bahsetmiştim. Satın aldığım bilyeleri (çapları yanlış hatırlamıyorsam 0,5 mm) bolca gres doldurduğum alt yatağın içine teker teker yerleştiriyorum. Gres iyidir...








Alt mesneti gövdedeki yuvasına yerleştirip aynı islemi üst rulmana da uyguluyorum. Artık gidon mafsalını sabitleyebilirim.
















Ön amortisörün toplanma faslını atlamışım, ama altı üstü üç tane boruyu iç içe geçirip iki somunla sabitlemekten ibaret. Ardından sırasıyla farı tutan iki kulak, gidonun üst mesneti ve amortisör yayları geliyor. Motor amortisör borularının üzerinde ayağa kalkınca da ön fren ve tekerleği getirip yerlerine şimdilik üstünkörü yerleştiriyorum. İhtiyar tekrar ayakta...






Bu anı ne zamandır bekliyordum! Yalnız amma da hamlamışım yahu, yaklaşık 30 kiloluk motoru kucaklayıp gövdedeki yerine doğru biçimde oturtmak canımı çıkardı. Motoru sabitleyen iki uzun saplamayı yerleştirip sıkıyorum.









İhtiyarın tasarımını hem estetik hem de teknik olarak ne kadar yalın bulduğumu defalarca söylemişimdir herhalde. Buyrun işte, az önce koca motoru getirip yerine yerleştirdim, şimdi de vites kutusunu motora tutturuyorum. Hemen ardından karbüratör de iki somunla yerine oturacak.







Sıra geldi arka tarafa. Arka sol amortisör ve arka sağ amortisörle entegre diferansiyel çoktandır hazır bekliyordu. Bir elimle gövdedeki yerlerine hizalarken diğeriyle de sabitleme borusunu üstten alta doğru sürüyorum. Bir iki tokmak darbesiyle yuvasına oturtup cıvatalarını sıkıştırıyorum.







Artık filmi hepten hızla ileri sarıyoruz. Önce arka çamurluk ve tekerleği sabitledim, sonra ön tekerleği yerinden çıkarıp ön çamurluğu monte ettim. Depo dediğiniz zaten iki vidaya bakıyor. Oldu da bitti...
Sele nasıl ama? Eski seleyi adam edebilmek için, tamamen söküp pas içindeki iskeletini temizlemem, eksilmiş yaylarını aynı ölçüde imal ettirmem, sünger ve kaplamasını da yeniden yaptırmam gerekiyordu. Zaten geriye de bir şey kalmadı ki... Ben de gittim orijinal replikası bir tekli sele aldım. Böyle çok daha kibar görünmüyor mu?

Sıra geldi cevabını heyecanla beklediğimiz soruya - acaba bunca işin ardından ihtiyar tekrar canlanacak mı? Üzgünüm, cevabını henüz ben de bilmiyorum. Elektrik tesisatını da döşedim, ancak ön far ve içindeki kontak devresini toparlayıp deneyecek kadar vaktim kalmadı. İhtiyar tam bu fotoğraftaki haliyle bir sonraki ziyaretimi bekliyor, ben de bir an önce gidip mutlu sona ulaşmak için sabırsızlanıyorum. Herhalde bir iki ay daha dişimizi sıkmamız gerekecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder