23 Nisan 2016 Cumartesi

Son İstasyon

Keşke bu maceraya ilk başladığımda da bu kadar rahat hareket edebiliyor olsaydım, çok daha hızlı ilerlemem işten bile değildi. Ama herhalde aradaki bu farkı kazanabilmek için ödenmesi gereken bedeli bolca zaman ve okuma/araştırma çabasıyla, pek de farkına varmadan ödemişim. 

Biliyorsunuz ihtiyarın üzerindeki üç temel sistemden arka diferansiyeli en başta halletmiştim. Motor bloğuyla da nihayet işimi bitirip gövde parçalarının boyanmasını beklerken artık kaçınılmaz olarak sıra bir yılı aşkın bir süredir bir kenarda oturup evliya sabrıyla sırasını bekleyen şanzıman, nam-ı diğer vites kutusuna geldi.

Şanzımanın tuhaf vidasını sökmek için hüsranla sonuçlanan özel alet maceramdan bahsetmiştim. Arada bir iki denemem daha başarısız olunca gözümü karartıp eski usul kaba kuvvete başvurdum. Bolca sıcak hava, keski ve çekiç yardımıyla inatçı ve sıkı vidayı kıpırdatmayı başardım. Sonrası zaten çorap söküğü gibi geldi.

Bundan aldığım cesaretle şu işi bir an önce halletmeye karar verdim.






Sırada çıkış milinin ucundaki flanş var. Aynısından bir de arka diferansiyele uzanan şaftın ucunda var. İkisinin arasında da, sarsıntı ve dikine darbeleri yumuşatmak amacıyla sert lastikten bir takoz konmuş. Flanşın üzerinde karşılıklı iki çıkıntı lastik takozun üzerindeki deliklere oturuyor, şaftın ucundaki flanş için de iki delik daha var. Şaftın ucundaki somunu söktüm sökmesine ama flanş yerine sıkı sıkıya oturuyor.

Önce, elimdeki son derece ucuz ve kalitesiz çektirmeyle başarısız bir deneme yaptım. Olmayınca motor boğunda harikalar yaratmış kaliteli rulman çektirmemi de kullanım şeklinin dışına çıkarak epey suistimal ettim. O da olmadı maalesef.

Vazgeçtim, daha doğrusu sayısız defa aldığım dersi tekrar aldım - bir işi yapmanın bir tane doğru yöntemi ve aleti var. Bu ders de bana iki kollu kaliteli bir çektirmeye maloldu.

Alın size uydurma bir "özel alet" daha: flanş, dikey kuvvet görmek için tasarlanmamış, internette çektirmeyle ortasından kağıt gibi katlanmış örnekleri var. Bu yüzden flanşı bir tane 22 mm'lik, ortadan kesip çıkıntılara oturttuğum bir tane de 20'lik somunla destekledim. Böylece katlanma kuvvetine somunlarla birlikte direnebileceğiz.

Çektirmeyi çıkıntıların hizasına dikkatlice yerleştirip başlıyorum çevirmeye. İtiraf edeyim, bu çevirme safhası, özellikle de çıkan gacırtı-gucurtularla oldukça gerginlik verici. Çekme kuvvetine dayanamayan herhangi bir zayıf noktadan kırılma veya yamulma tehlikesi her zaman var.

Beklenenin dışında bir deformasyon olmadığına dikkat ederek çevirmeye devam ediyorum. Sonunda cam kırılmasına da benzeyen oldukça şiddetli metalik bir gürültüyle yerinden kurtuluyor. Yüreğime inecekti neredeyse!

İşte bu kadar!

Bundan sonra çok fazla sorun beklemiyorum ama epey sıkı bir temizlik ihtiyacı olduğu aşikar. Ayrıca her zaman olduğu gibi pırıl pırıl rulman ve contalarım da hazır bekliyor.

Önce, kapağı çepeçevre tutan somunlardan kurtuluyorum.





Ama bu yeterli değil. Kapağa sıkı geçme şeklinde oturmuş olan üç rulmanı yuvasından çıkarabilmek için yine bol bol sıcak hava kullanmam gerekiyor. Aluminyum kapak 70-80 derece sıcaklıklara ulaştığında genleşme oranı daha düşük olan çelik rulmanlar da yuvasında yeterince gevşeyip kurtuluyor.

İçerde beklenmedik bir şey yok, zaman içerisinde yorgun keçelerin arasından içeri sızmış bolca çamur, bayat yağ kalıntıları ve biri ömrünü tamamlamış 6 adet rulman.

İçerde üç tane mil var. Millerin arka ucundaki rulmanlar da aynı şekilde şanzıman gövdesinin diğer tarafına sıkı geçmeli. Kapakta kullandığım yöntemle milleri yuvalarından kurtarıp  dışarı çıkarıyorum.

İçerde kala kala yalnızca vites değiştirme mekanizması kaldı. Her zamanki gibi son derece zekice bir sistem olduğunu söylemeliyim. Anlatmaya çalışayım...

Biraz derinde dışarı uzanan mil, dışarıda vites pedalına bağlanıyor. Yanındaki dairenin göreviyse dişlileri seçilen vitese oturtmak.

Bilmeyenler için motosiklet viteslerinden bahsedeyim. Arabalardakinin aksine, motosikletlerde sıralı vites sistemi kullanılır. Sırasıyla 1, boş, 2, 3, 4 diye gider ve bir vitesten yalnızca bir alta veya bir üste geçiş yapılabilir. Vites pedalını ayağınızla sertçe yukarı veya aşağı çekerek yükseltir veya düşürürsünüz.

Pedalı bastırdığınızda, resimde sol taraftaki mil, vites seçme dairesini bir miktar çeviriyor. Altta dairenin dış kenarında göreceğiniz çentikler, vitesler için oturması gereken konumlar. Şu anda boş vites seçili, hemen sol başında 1, sağa doğru de 2, 3 ve 4'ün çentiklerini görebilirsiniz.

Üstte giriş mili, altta da çıkış milini görüyorsunuz. Üzerlerinde de soldan sağa sırayla 4, 3, 2 ve 1. vites dişlileri. 

Çıkış milindeki kızaklı iki disk, vites seçme dairesinden uzanan çatallarla sağa veya sola doğru kayabiliyor. Üzerlerinde köpek dişi denilen uzantılar yardımıyla da çıkış milini üzerinde serbest hareket eden dişliye sabitliyor. Boş viteste ise iki disk de tam ortada. Tabii ki bir seferde yalnızca bir dişli sabitlenmeli, yoksa bütün dişliler tuzbuz olur. Bunu da vites seçme dairesinin üzerindeki kanal sağlıyor.

Sonrası çorap söküğü gibi... Bol deterjanla her parçayı ikişer tur yıkayarak pislik ve yağdan olabildiğince arındırdım, rulmanları yeni aldığım çektirmeyle söküp yenilerini yerleştirdim, şanzımanın giriş, çıkış, vites ve ayak marşı millerinin üstündeki sızdırmaz keçeleri yenileriyle değiştirdim. Yuvalarını yine bolca ısıtarak üç mili aynı anda (başka türlü oturmuyor) yerlerine yerleştirdim. Son olarak da kapağı yine 70-80 derecelere kadar ısıtarak lastik tokmak yardımıyla yerine oturttum.

Elim değmişken de epeyce kararmış dış yüzeyi ince zımpara ve metal cilasıyla güzelce bir ağarttım tabi.

Kala kala flanşı tekrar yerine oturtup somunu iyice sıkmak kaldı. Sökmekten kolay olacaktır illa ki.




Bundan sonrası yokuş aşağı gidecek...